Çocuk da yaparım kariyer de nakaratı ile geçtin üniversite sıralarından. Yetmedi yüksek lisansını yaptın. Özgeçmişini aldığın sertifikalarla doldurdun. İyi bir işe , iyi bir eşe de sahipsin ve sıra geldi bir bebeğe! Tamam da iş hayatın ne olacaktı , kariyerin? Peki sen kariyerine devam edeceksin diye nasıl bırakacaktın sonra o sabiyi? Tam bu anda bastırır iç ses hemen diğerini. Ne yani bu düşüncelerle çocuk mu yapmayacaktın ? Ya da vaz mı geçecektin bunca emekten? Herkes nasıl büyütüyorsa sen de çalışıp büyütecektin işte. Hele bir olsun, doğsun, büyüsün, o gün gelsin de ; bulunurdu bir hal çaresi nasıl olsa… Çabucak geliyor o gün ve şarkılardaki nağmeler gibi çok da eğlenceli olmuyor maalesef çözüm bulmak…
Zaman hızla akıp geçiyor ve artık minik meleğini alıyorsun koynuna. Daha önce hiç yaşamadığın bir duyguyla ve tarifi de mümkün olmayan bir aşkla bağlısın ona. Daha karnında olduğunu öğrendiğin andan itibaren , dört gözle bekledin ona kavuşmayı . Özlemle günleri sayarken, uzun stresli toplantılar da geçirdiniz birlikte, mesailere de kaldınız, performans değerlendirmesi bile yaptınız.
Şimdi ise; emdi emmedi, gazı çıktı çıkmadı, uyudu uyumadı dertleri azalıp tam keyfini sürecekken; sana ayrılan sürenin sonuna geldin ve artık işe dönme zamanı! Peki sen buna hazır mısın? Cevabın evet ise ne ala… Ama hayır ise; korkma , yalnız değilsin. Nereden mi biliyorum? En azından kendi yaşadıklarımdan…
Senin kadar iyi bakacağına güvendiğin bir anneanne yada babaane de yoksa yanında ; kim bakacak bebeğime düşüncesi de tuzu biberi olur yaşadığın kaygının. Minik yavrunu sanki elinden alıyorlarmış gibi garip bir his…
Çocuğumuza iyi bir gelecek hazırlamak, daha iyi yaşam şartları, kariyer planlarım gibi bilinen nedenlerle çalışmam gerektiği konusunda eşimle hem fikir olmuştuk önceden. Ancak bebeğimiz 3.ayını doldurduğunda , hala çok ufak olduğunu düşündük. Memeden ayrı kalmasın hele bir 5 aylık olsun bakalım dedik. 5.aya da geldik ama yine ufaktı sanki. Ücretsiz izin kullanmama karar vererek süreyi uzattık ve bebeğimizi 11. ayına getirdik . Son olarak , bari yaşını alsın dedik ve süreyi yine uzattık. Yani sözün özü , işe başlamaya öyle kolay kolay da hazır olmadım ben sevgili anne. Zaman yaklaştıkça geceleri kafamı yastığa gömüp ağladığımı da burada itiraf etmiş olayım.
Halbuki çok sevdiğim bir işim ve iş ortamım vardı. Buna rağmen işe dönmek; hep minik yavrumdan ayrı kalma, tüm gün onun kokusunu duymadan geçirme düşüncelerini çağrıştırıyordu.
Peki sonunda işe döndüm mü , evet döndüm. Ama bunun için iyi tasarlanmış birkaç hamlede bulundum.
İlk önce , kızımın bakımını üstlenecek iyi bir bakıcı buldum ( bu süreç başlı başına ayrı bir yazı konusu) ve işe başlamadan önce 1 ,5 ay kadar birlikte vakit geçirdim. Bu, bebeğim için önemli olduğu kadar benim için de önemli bir süreçti. Onun bakıcısına alıştığını ve keyifli zaman geçirdiğini görmek beni daha da rahatlattı. Zamanla, ayrı kalacağımız fikri kabul edilebilir bir hal aldı. Olumlu duyguların artması bebeğime de yansıdı tabii. Bakıcısı ile birkaç yalnız kalma denemesi de başarılı geçince kendime daha da güvenim geldi. Bakıcıyı ne kadar erken başlatabilirsen, bebeğini emanet etme konusunda o kadar rahat edeceksin inan bana. Bebeğine yaklaşımını göreceksin; ölçecek, biçecek, tartacaksın ve güveneceksin! Sonra bebeğin onu sevdi mi, alıştı mı, mutlu mu hepsini gözlemleyebileceksin.
Gelelim, ev yaşantısını düzenleme, eşe ve kendine zaman ayırma konularına. İşe başlayana kadar, bebeğimle kendime göre bir düzen oluşturarak ve tabii ki eşimin büyük desteği ile işleri yoluna koymuştum. Çoğu zaman iş hayatı tüm enerjimizi alıp götürürken ; ben hem bebeğime, hem ev yaşantımın düzenini oluşturmaya hem de eşimle zaman geçirmeye nasıl yetişecektim? Ayrıca bu koşturmaca arasında kendime ayıracağım bir zamana da ihtiyacım olacaktı.
Bunları da düşünmeden edemiyorsundur eminim sevgili anne. Ama merak etme; ilk büyük adımı attın ve bebeğini emanet edebileceğin birini buldun nasılsa. Şimdi onunla iyi bir işbirliği yapma zamanı. Bu kişi annen yada kayınvalidense bile bu gerekiyor. Bunun için de , işe başlamadan evde seninle bir süre zaman geçirmeleri önemli.
Bakıcımızın ben işe başlamadan 1,5 ay önce gelmesi, bu konuda da elimi rahatlattı. Ona Naz’ ın yemek ve uyku düzeni , alışkanlıkları , yemek menüsü ve benzeri konularda bilgiler verip alıştırırken; gün içinde ben neler yapıyorum gösterme fırsatım oldu. Yürümeye yeni yeni başlayan, merak küpü minik bir bebeyle iş yapmak hiç de kolay değil tabii. Bunun bile püf noktalarını göstermek ayrı bir ders konusu oluyor. Ben bakıcımızla (önceliğimiz Naz olmak üzere ) rutinde bir evde yapılması gerekenler konusunda anlaştım. Çünkü ben eve geldiğimde, sadece bebeğimle zaman geçirmek istiyordum.
Tabii bu kararı kolay alabilmemizin bir nedeni de, çalışma saatlerimi iş yerimle görüşerek esnek hale getirebilmemdi. 2016 yılında çıkan yasa ile birlikte özel sektörde çalışan anneler de çocukları 6 yaşına gelene kadar yarı zamanlı çalışma hakkına sahip oldular. Bu hakkımı kullanmak istediğimi söyleyerek iş yerimle anlaştım ve sabah 09:00 öğlen 15:00 olmak üzere saatlerimi düzenledim. Tabii kısa bir süreliğine . Yarı zamanlı çalışacağım birkaç ayın, hem bebeğim hem de benim için yeni hayatımıza iyi bir alışma süreci olacağına kanaat getirdim. Sonrasında da yine tam zamanlı çalışmaya başlayacaktım. Böyle bir fırsattan yararlanmak istersen; kendine uyup uymadığını araştır, iş yerin ile görüş ve kullanmaya çalış derim sevgili anne. Kızımın da uyku saatlerini ona göre düzenlediğimde; ayrı kaldığımız sürenin çoğunda uyuyacak ve yokluğumu neredeyse hiç hissetmeden evde olacaktım. Bu hamle de kendimi hazır hissetmek için attığım en önemli adımlardan biridir. Böylelikle, bakıcımız ben gelene kadar Naz ile ilgilenecek, ben geldikten sonra da rutin ev işlerini yapabilecekti. Bu süre onun için de bir alışma evresi olacaktı aslında.
Peki bunca hazırlıktan sonra hazır mıydım? Maalesef hayır! Hala bebeğimi bırakmak düşüncesi beni tedirgin ediyordu. Özellikle İstanbul gibi trafik çilesi yaşanan bir metropolde ve benim gibi tam göbeğinde isen sen de, günde ortalama 3 saatin yolda geçiyor demektir. Yani sabah 07:30 da evden çıkacak , iyi ihtimalle 16:30 gibi evde olacaktım. Bu süre zarfında bebeğimi emziremeyecek yada acil bir durumda hemen ulaşamayacaktım. Ne mi yaptım? Yeni ve zorlu bir karar daha alarak; taşındım. Evet söylemesi kolay dediğinizi duyar gibiyim. Değildi inanın , hem de hiç ! Hem maddi hem manevi olarak birçok şeyden feragat ederek evimizi iş yerimin yakınına taşıdık. Tüm bunları yaparken eşimin sonsuz desteğini yanımda hissetmesem ne olurdu bilmem? Bu nedenle eşinizle her zaman açık iletişimde olmayı aman ihmal etmeyin derim. Çünkü minik ama paha biçilemez bir ortak noktanız var ve her şey onun için:)
Ve ilk iş günü geldi çattı. Sabah kalktım , kızıma kahvaltısını ettirip hazırlanmaya başladım. Gardrobumdan işe uygun bir kıyafet seçtim , saçımı makyajımı da yaptım. Bir de topukluları giyiverdim mi tamamdı bu iş. Bakıcımıza son talimatlarımı vererek kızıma kocaman sarıldım ve öptüm. Hoşçakal diyerek birbirimize el salladık. Hiç sorun çıkmadı , içim şimdi daha da rahattı.
İşte benim tarafımda her şey planlandığı gibi iyi gitti ve bebeğim mutlu, keyifli zaman geçirdiği için (kamera sistemi ile ara ara takipteydim) ben de günümü kolay geçirdim . Uzun zamandan sonra işe alışmak da çok zor olmadı, bu değişiklik bana da iyi gelmiş olmalı ki hemen adapte oldum. Umarım paylaştıklarım , senin de kendini hazır hissetmek için yapabileceklerin konusunda fikir vermiştir sevgili anne ve dilerim gönül rahatlığı ile işine koyulursun. Gerisi alışman gereken özlem duygusu. O da çocuğun kaç yaşında olursa olsun, hiç sonu gelmeyecek bir duygu.
-Nursena Birol Coşar