Eğitimin temel amacı ve hedefi, sosyal bireyler yetiştirmektir. Ancak bazı durumlarda hedeflenilenle ortaya çıkan arasındaki farkın oldukça uyumsuz olduğu görülüyor. Bunun temel nedenlerinin tartışılması ve bozuklukların meydana gelmesinin nedeninin eğitim sistemindeki yetersizlik mi, yoksa daha farklı dış faktörlerden kaynaklı mı olduğu tespit edilebilir. Bunu irdelemeden önce öğrencilerde sıklıkla görülen bazı davranış bozukluklarına değinilmesi gerekiyor.
1. Aşırı Kıskanç Öğrenci Modeli
Başarılı öğrencilerin kıskanılması mümkündür; çünkü herkes başarılı olmak ve iyi duygular yaşamak isteyebilir. Ancak aşırı kıskançlık hali içerisindeki öğrencilerin başkalarına saldırmaları ve onları bir şekilde yenmeye çalışmaları doğru bir davranış modeli değildir. Başarılı öğrencinin veya herhangi bir özelliğinden dolayı ikinci bir öğrenci tarafından aşırı kıskanılan öğrencinin okuldan atılmasına yönelik davranışlar sergilenebilir. Bu tür davranış bozukluklarının çeşitli nedenleri vardır. Aile ortamında sevgi görmeyen veya sorun yaşanılan öğrencilerin kendilerinden çok daha fazla ilgi gören öğrencilere karşı düşmanca tavırları olabilir.
2. Aşırı Yalancı Öğrenci Modeli
Okullarda dürüst olmak öğretiliyor. En azından bunun ne kadar gerekli ve değerli olduğuna dair birçok okuma parçası işleniyor. Ancak bazı çocuklar, yalan söyleme eğilimi içerisinde öğretmenlerini, arkadaşlarını ve hatta ailesini yanıltabiliyor. Aşırı tehdit altında olduğunu hisseden çocuğun veya yetişkinin yaşan söylemesi normal olabilir. bazı çocuklar, otoriteden fazla çekinir. Bu da, o ana has olmak kaydıyla yalan söylemelerine neden olabilir. Bu bir nebze de olsa doğal karşılanabilir. Ancak herhangi bir tehdit içermemesine rağmen yalanı ilgi çekmek için kullanan öğrencilerin davranış bozukluğuna sahip oldukları söylenilebilir.
3. Kötü Söz Kullanan Öğrenci Modeli
Belki de en fazla görülen davranış bozuklukları arasında yer alıyor. Önceden sadece erkek öğrencilere has bir davranıştı. Ancak kız öğrenciler tarafından da asla ağza alınmayacak küfür ediliyor. Küfür, etkileşimle kazanılan bir husustur. Arkadaşı sürekli küfür eden birisinin de zamanla küfür alışkanlığı edinmesi söz konusudur. Ancak bu durum herkes için geçerli olamayabilir. İradesi gelişmiş öğrencilerin arkadaşları küfür etse de, kendilerinde böyle bir alışkanlık yer etmez.
4. Aşırı Çekingen Öğrenci Tipi
Diğerleri kadar zararlı olmasa da, aşırı çekingen öğrencilerin kendilerinin geliştirebilmeleri mümkün olmuyor. İyi iletişim kuramadıkları için sosyal hayata da katılmaları zorlaşıyor. Sürekli başkalarından talimat bekleme, inisiyatif alamama, haklarını savunmama ve öğrenmeye karşı ilgisizlik söz konusu olabiliyor. Aşırı çekingen karakter, daha çok kız öğrencilerle ilgilidir. Ancak erkeklerde de sıkça görülmeye başlayan bir davranış bozukluğu haline geldi. Aşırı korumacı aile yapısında büyüyen veya otorite altında yetişen çocuklarda fazlaca rastlanıyor.
5. Dikkatsiz Öğrenci Tipi
Bazı öğrencilerin öğrenme zorluklarının altında yatan asıl neden, dikkatsizliktir. Odaklanma becerisini kazanamamış çocukların dersle ilgili en ufak bir pürüzde kesilebiliyor. Sınıfın sessizliğinin
sağlanamadığı sınıflardaki dikkatsiz öğrencilerin sorun yaşaması daha olasıdır. Bu çocukların dikkat eksikliklerinin nedeni, psikolojik sorunlardan dolayı olabilir. Farklı sebepler de söz konusu olabilir; ancak dikkatle ilgili yeteneğin geliştirilmesi için uygulanan seanslarla odaklanma sorunu çözülebilir.
6. Şiddet Eğilimi Gösteren Öğrenci Tipi
Okuldaki derslerden dolayı her öğrenci stres yaşayabilir. Bu yaşanılan stresin herhangi bir pürüzden dolayı arkadaşlar arasında kavgaya veya tartışmaya neden olması muhtemeldir. Ancak sürekli şiddet içerici sözler, resimler ve şiddetle sorunları çözmeye çalışan öğrenciler vardır. Bunların gösterdikleri davranış bozuklukları diğer öğrencileri de olumsuz etkileyebilir. Şiddet içerisinde büyüyen çocukların aynı yola başvurmaları da normaldir.
Neden Davranış Bozuklukları Meydana Geliyor?
Okulların sağlıklı bireyler ve nesiller yetiştirmek için var olduklarını söyledik. Ancak arzu edilenle gerçekte olan arasındaki farkın da uyuşmazlığı bir hakikattir. Dolayısıyla, bunun nedenlerinin irdelenmesi gerekiyor. Öncelikli sebeplerden birisi, ailedir. Aile, çocuğun terbiyesinin ilk olarak gerçekleştiği yerdir. Çocuk, aile içerisinde yaşadıklarını taklit edebilir. Aşırı otoriter aile içerisinde, kısmen şiddet görerek büyüyen çocukların arkadaşlarına da aynı tavırla davranacakları bir gerçektir.
Aşırı Otoriter Olunmaması Gerekiyor
Aşırı otoriter ailede büyüyen çocukların çekingen davranış bozukluğuna sahip olabileceklerini de söylemek gerekiyor. Aile içerisindeki eğitimle beraber, sosyal medya gibi araçların yaygınlaşması da çocuklar üzerindeki tesiri arttırdı. Artık okuldaki öğretmenden veya ortamdan çok akıllı telefonundaki online dünyayı takip edenlerin çocukları artıyor. Bu da, zararlı davranış alışkanlıklarının kolay bir şekilde çocuklar arasında yaygınlaşmasını sağlıyor.
Bunda; oyunların, dizilerin, birtakım videoların etkisinin oldukça fazla bulunduğunu söyleyebiliriz. Okuldaki öğretmenden çok sosyal medyadaki gezen bir videonun çocuk üzerindeki etkisi çok fazla oluyor. Çocuk izlediği videolara göre kendisini şekillendirebiliyor. Öğretmenine, arkadaşına ve hatta ailesine karşı bile isyankar olabiliyor. Bu tür davranış bozukluklarına kapı açmamak için başta aileler olmak üzere çocukların online dünyayla olan ilişkilerini takip etmek ve gerektiğinde müdahale etmek lazımdır. Aksi durumda, çocukların öğretmeni ailesi veya sınıfındaki hocası değil, online dünyalardaki kimliği belirsiz kişiler olabilir.
Arkadaş Ortamları Takip Edilmelidir
Yine ailelerin çocuklarının takıldığı arkadaş ortamını takip etmesi lazımdır. Arkadaş ortamlarında sigara, alkol ve bağımlılık yaratan bazı maddelere alışmak oldukça kolaydır. Bugün bu tür davranış eğilimleri içerisinde olan çocukların yaşı ilkokula kadar düştü. Kolluk kuvvetleri tarafından alınan önlemler asla yeterli değildir. Anne ve babanın da çocuğunu takip etmesi, onda meydana gelen değişimleri görmesi gerekiyor. Eşler arasındaki sorunların çocuğa yansıtılmamasına dikkat edilmesi lazımdır. Bu gibi önlem ve tedbirlerle eğitim dönemindeki bir çocuğun davranış bozukluklarına sahip olmasının önüne geçilebilir.