Eski dönemlerde kadının çocuk sahibi olması, çalışma hayatında aktif olmayıp çocuğuna bakması ve ev ile ilgilenmesi adeta geleneksel bir adetti. Ancak koşulların değişmesi nedeniyle, Türkiye’de çalışan annelerin oranı giderek çoğalmaktadır. Başkent Ankara’da, bu oranın arttığı illerin başında gelir. Dolayısıyla Ankara’da çocuk bakıcısı ihtiyacı oldukça fazladır.
Bir anne için, mesleğini sevse de sevmese de çalışmak kolay değildir. Çalışan bir anne, geride bıraktığı çocuğu için kalbi, vicdanı, mantığı ve duygularını dengede tutmak durumundadır. Günlük hayatın stresi, geçim zorlukları, mecburiyetler elbette stres kaynağıdır. Ancak çalışan anne için asıl stres sebebi, her gün çocuğunu bırakıp gitmesi nedeniyle çektiği vicdan azabıdır.
Siz de çocuğunu bırakıp işe gittiği için vicdan azabı çeken bir anneyseniz bu ağır duyguyu yaşamanıza gerek olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü yapılan araştırmalar, annelerin çalışmasının çocukları sanıldığı kadar olumsuz etkilemediğini göstermiştir. Bilime göre, annenin çalışmasının mesai dışında çocuğa zaman ayırması halinde, çocuğa sosyal veya duygusal olarak bir zararı yoktur. Ayrıca çalışan anneye sahip çocukların hem okul hayatı hem de sosyal alanlarda daha başarılı oldukları ortaya çıkmıştır.
Annenin özel hayatında ve iş dünyasında rahat olması, çocuğu ile arasındaki ilişkinin olumlu olmasını sağlar. Annelerin kaygısı, oğlu ve kızı için gurur duyacağı bir anne olmaktır. Aslında sevgiyle yaklaşılan her çocuk, annesiyle ve babasıyla ne olursa olsun gururlanır. Araştırmalara göre, özellikle kız çocukları çalışan annelerini daha yetenekli bulur ve daha fazla gurur duyar.
Çalışan anneler için ilk aylar çok önemlidir. Çocukların uyum sağlayıp denge oluşturmaları zaman alabilir. Bu süreçte davranışlarında değişimler de olabilir. Bu durumda sabırlı olup işe gitme nedenleri çocuklara anlayabileceği şekilde açıklanmalıdır. Çoğu insanın çalışma nedeni paradır. Ancak bir çocuğa çalışma nedenini yalnızca para olarak açıklamak, onlardan beklentiyi artırır ve bu yaklaşım biçimi yanlış olacaktır. İşin içeriğinin güzel olduğundan ve katkılarından bahsetmek daha faydalı bir yaklaşımdır.
Çalışan anne olarak kabul etmeniz gereken şey işe giderek çocuğunuzu terk etmiş olmadığınızdır. Bu ruh halinde işe gittiğinizde, konsantre olamazsınız ve çocuğunuzla aranızda olan ilişki olumsuz bir biçimde etkilenir. Önemli olan beraber çok vakit geçirmek değil, kaliteli vakit geçirmektir. Önemli olan sevgiyi hissettirmektir.
Siz de çalışan bir anneyseniz kötü anne olduğunuz ile ilgili gereksiz kaygılarınızı bir kenara bırakın ve Ankara’da çocuk bakıcısı konusunda yardım alın.
Bakıcı Kadın Sendromu Nedir?
Çocuklar kızgınlıkları, üzüntüleri ve sevinçlerini oyunla anlatırlar. Bu nedenle onlarla oyun dışında iletişim kurmak güçtür. Bakıcı kadın sendromu, çocuk psikolojisinde çok bilinmeyen terimlerden birisidir. Bu sendrom ilgisiz çocuk sendromu olarak da bilinir. Bu problemin en belirgin özelliği, sendromu taşıyan çocukların otistik çocuklarda görülen davranış biçimini göstermeleridir.
Bakıcı kadın sendromu, sadece bakıcı kadınlara emanet edilen çocuklarda görülmeyip, annesi yanında olmasına rağmen duygusal veya sözel iletişim kurma sorunu yaşayan çocuklarda da görülebilir. Ayrıca, çoğunlukla yeterli bilgisi olmayıp çocuk bakıcılığını sadece para için yapan ve çocuğa gereken şefkati göstermeyen bakıcıların yanında büyüyen çocuklarda da görülür. Bu nedenle bakıcı kadın sendromu olarak adlandırılır.
Ankara ilinde yaşayan çalışan annelerin de en büyük zorluklarından biri olan sendrom Ankara’da çocuk bakıcısı seçimi konusunun önemini gösteriyor.
Annenin veya bakıcının çocuğa video izleyip oyun oynayabileceği bir cihaz vermesi veya çizgi film açarak sessizce izlemeye yönlendirmeleri konuşmanın gecikmesine, dil gelişimi geriliğine yol açar. Sözel iletişimde zorluk çeken çocuk göz temasını keser. Bu durumda duygusal gelişme bozulur ve çocuk içine kapanarak kendini dış dünyadan soyutlar.
Bakıcı kadın sendromu yaşayan çocuklarda görülen davranışlar şunlardır;
- İçine kapanık, sessiz olurlar.
- İnsanlarla iletişime geçmek yerine evde oturmayı tercih ederler.
- Konuşmakta zorlanır ve kendilerini ifade edemezler.
- Televizyon izlediklerinde mutlu olurlar.
- Beslenme alışkanlıkları düzenli değildir.
- Anne ve babadan uzaklaşarak bir tür ceza verirler.
Çocuğunuzun bu sendromdan mustarip olmasını önlemek için yapmanız gerekenler şunlardır;
- Duygusal ve sözel iletişim kurma becerilerini geliştirin ve onunla bol bol konuşun.
- Çocuğunuzun anlattıkları saçma bile gelse, sıkılsanız da onu dinleyin.
- Çocuğunuzun zihinsel gelişim süreciyle yakından ilgilenin.
- Çalışıyorsanız ve çocuğunuzu bir bakıcıya emanet edecekseniz, bakıcının çocuk gelişimi konusunda bilgili olmasına özen gösterin.
- Çocuğunuza duygusal, psikolojik ve fiziksel şiddet içeren bir ceza uygulamayın.
- Çocuğunuzu ilk 4 yaş döneminde televizyon, bilgisayar ve teknolojik oyunlar oynayabileceği platformlardan uzak tutun.
Ankara’da Çocuk Bakıcısı Arayanlar
Çalışan anne ve babalar için çocuğunun kreşe mi verileceği bakıcıya mı verileceği, kreşe verilecekse hangi kreşe verileceği bakıcıya verilecekse hangi özelliklere sahip olan bakıcının tercih edileceği önemli sorunlardır. Son dönemlerde çocuk bakıcılarıyla ilgili gündeme gelen şiddet haberleri ebeveynlerin tedirgin olmalarına neden oldu. Ancak her bakıcı için aynı şey geçerli değildir.
Ankara’da çocuk bakıcısı arayanlar, oldukça hassas bir konu olan bakıcı seçiminde özellikle nelere dikkat etmelidir konusuna değinelim.
Bakıcının becerikli olmasından daha önemli olan konu merhametli bir kişiliğe sahip olması ve çocuk gelişimi konusunda bilinçli olmasıdır. Kendisi de anne olan bir bakıcı deneyimli olduğu için daha faydalı olur. Kişilik özelliği ve çocukları sevmesi bu işte nasıl performans göstereceği konusunda ipucu verir. Bu özelliklerini anlayabilmek için ücretini ödemek koşuluyla bir gün beraber zaman geçirilebilir. Bu esnada sohbet ederken örneğin sokak hayvanları hakkında düşüncesi öğrenilebilir.
Çocuğun bakıcı ile biraz zaman geçirdikten sonra onunla ilgili verdiği tepkileri ölçebilirsiniz. Birlikte vakit geçirmek, çocuğun bakıcıya alışmasını ve anneden ayrılma sürecinin kolaylaşmasını sağlar. 2-4 yaş aralığındaki çocuklar hareketli oyunlar oynamayı sever. Bu noktada bakıcının eşlik edebilmesi için yaşının genç olması ve enerjik olması tercih sebebi olmalıdır. Bakıcının yabancı uyruklu olmasının çocuğun gelişimi açısından herhangi bir olumsuz etkisi olmaz. Ancak bakıcı ailenin kullandığı ana dili biliyor olmalıdır.
Bakıcının çocuk ile iletişimde aile ile arasındaki ilişkinin payı büyüktür. Aile bakıcıya saygı duymadığında bakıcının çocukla istekli ilgilenmemesi doğaldır.
İyi bir bakıcı şu özelliklere sahip olmalıdır;
- Çocuğun bakımına az da olsa engel olabilecek herhangi bir ruhsal ya da bedensel rahatsızlığı bulunmamalı
- Sıcakkanlı, sabırlı, merhametli, sevecen olmalı ve insanlarla iletişimi iyi olmalı
- Çocuğun sözel ve bedensel tepkilerini anlayarak uygun yanıtlar verebilmeli
- Sorumluluklarının bilincinde olmalı
- Çocuğun uyku, yemek ve oyun saatlerine özen göstermeli
- Anne ve babanın çocuk ile ilgili verdikleri karara göre davranmalı ve uzlaşmacı olmalıdır
- Bakıcının sık değişimi çocuğun ruhsal ve bilişsel gelişimini olumsuz yönde etkileyeceğinden uzun süreli bakım verebilmeli
- Çocuğun hareketli temposuna ayak uydurabilmeli
- Detaylara önem vermeli
- Hijyen konusunda özenli olmalı
- Şefkatli ve güvenilir olmalı
- İlk yardım ve kalp masajı eğitimi almış olmalı veya bu konuda kendini geliştirmeye istekli olmalı
- Referansları olmalı
- Planlı olmalı
- Mazeretleri olmamalı
Ankara’da çocuk bakıcısı seçimi sadece annenin veya sadece babanın tercihi ile yapılmamalıdır. Ortak verilen karar doğrultusunda seçim yapılmalıdır. Bakıcı görevine başlamadan önce evdeki gerekli olabilecek eşyaların yeri ve çocuğun alışkanlıkları hakkında bilgi verilmelidir. Acil durumlarda ulaşabileceği telefonların listesi verilmeli, aynı şekilde bakıcının da iletişim bilgileri alınmalıdır.
Çocuğun gelişimi için bakıcının önemi düşünüldüğünde her konunun titizlikle irdelenmesinin gerekliliği daha iyi anlaşılacaktır.